Beyin Sibernetiği Nedir ?
Beyin sibernetiği kavramı ilk olarak Alexander Friedrich Marfeld tarafından, “Beynin Sibernetiği” adlı kitapta kullanılmıştır. İnsan kendini tanıyabildiği ölçüde daha mükemmele yakın makineler üretebilir. Sibernetik için de en önemli organ beyindir. Beyin tanınabildiği ölçüde sibernetik bilimi ilerleyebilir. Bu nedenle sibernetikle uğraşan bilim adamlarının öncelikle beyni ve işleyişleriyle ilgilenmeleri gerekir. Toygar Akman’ında belirttiği gibi, bir sibernetikçi, konuyu ele aldığı zaman her şeyden önce beynin içindeki bilgi iletim merkezlerini bir bilgisayar ile değerlendirmeyi düşünür. Bu nedenle de beynin kendisine bağlı organlar arasındaki haberleşme yanı sıra bilgisayar ile bilgi iletimini de göz önünde bulundurur. Bu beyin – bilgisayar analojisi geliştiği oranda sibernetik de gelişecektir.”[1] Rodvick’e göre beden ve akıl sağlığın tespitlerinde kullanılmak üzere aslında “yapay beyin” olarak adlandırılabilecek nitelikteki bilgisayarlar, yakın bir gelecekte “nesnel psiko-analiz yapabilecek şekilde doğrudan insan beyniyle iletişim kurabilirler.[2]
Beynimiz muhteşem bir ahenkle çalışmaktadır. Bir yandan terminal duyulardan gelen basınç duyusu, ısı duyusu, ağrı duyusu, koku alma duyusu, tad duyusu vb. en ince ayrıntılarına kadar algılamakta ve ayırt edilmektedir. Öte yandan ön beyin, arka beyin ve beyin sapı sistemlerinin, diğer otonom sistemlerle bir arada ve koordineli bir biçimde çalışmasını ayarlamaktadır. İnsan vücudunun içerisindeki her organ gibi beyin de mükemmel bir uyum içerisinde işlevlerini yerine getirmektedir. Beyin korteksi ile otonom sinir sistemi arasında ki ilişkiyi şu örnekle inceleyelim:
“Bir çok gündelik gözlemlerimiz, ‘Beyin Korteksi’ ile otonom sinir sistemi arasında, bir ilişkinin bulunduğunu işaret etmektedir: Korku ve heyecan anında yüzün sararması ya da kızarması, terleme, kan basıncının ve kalp vurgularının değişmesi gibi. Bazıları, iradeyi terbiye etmek ve kuvvetlendirmek suretiyle heyecanlarını kontrol edebilir hatta pupilla sfinkteri, kalp vurumu gibi bazı otonom fonksiyonlara dahi, iradesel olarak hakim olabilirler. Bütün bunlar, korteksin otonom sinir sistemi üzerine ayarlayıcı bir etkisi olduğunu işaret etmektedir.”[3]
Beyin İle Bilgisayar Arasındaki Bağıntı
Peki, beyin ile bilgisayar arasında bilgi – iletişim sağlayacak yeni bir yöntem veya teknik geliştirilemez mi? Sorumuzun cevabı, “Evet!” olabilir. Marfeld, bir yanda biyoloji diğer yanda elektronik kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş olan “biyonik” biliminin, bey üzerine yapılan sibernetik çalışmaların doğal bir sonucu olduğunu ileri sürmektedir. Marfeld şöyle söylemektedir:
“Biyonik, organizmaları örnek alan mühendislik sistemlerinin geliştirilmesi çalışmalarıdır. Biyo-sibernetik ve biyonik, hemen hemen aynı konu ile uğraşmaktadır.”[4]